EglenceMax Paylaşım Forumu
EgleneMax Foruma Hoş Geldiniz.



  • Forumumuzun Gelişebilmesi için Lütfen Üye Olunuz ve Paylaşımlarda Bulununuz.


  • Forumumuzu Arkdaşlarınıza Öneriniz.


  • Konu Paylaşımlarında Bulunursanız Yetkili Bile Olabilirsiniz.


  • Sitemizde Grafik Desteği Bulunmaktadır.
[center]>>>LÜTFEN FORUM ÜYE OLUNUZ<<<
>>FORUMU ARKDADAŞLARINIZA ÖNERİNİZ<<<

[/center]
EglenceMax Paylaşım Forumu
EgleneMax Foruma Hoş Geldiniz.



  • Forumumuzun Gelişebilmesi için Lütfen Üye Olunuz ve Paylaşımlarda Bulununuz.


  • Forumumuzu Arkdaşlarınıza Öneriniz.


  • Konu Paylaşımlarında Bulunursanız Yetkili Bile Olabilirsiniz.


  • Sitemizde Grafik Desteği Bulunmaktadır.
[center]>>>LÜTFEN FORUM ÜYE OLUNUZ<<<
>>FORUMU ARKDADAŞLARINIZA ÖNERİNİZ<<<

[/center]
EglenceMax Paylaşım Forumu
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

EglenceMax Paylaşım Forumu


 
AnasayfaAnasayfa  KapıKapı  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  Oyun Salonu  
Forum Kurallarını Okumak İçin TIKLAYIN   Yönetim Kadrosunu Görmek İçin TIKLAYIN   Sende Yönetime Katılmak İstiyorsan   TIKLA   Kırık Link Bildirimi İçin TIKLAYIN    Hide Eklentisi İçin TIKLAYIN    Ayın Üyesini Görmek İçin TIKLAYIN   Yetkimi Ne İçin Aldınız ? Tıklada Gör !



 

 Renk nedir? Renklerin anlamları nelerdir

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Admin
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi
Admin



Cüzdan
Altın Altın: SınırsıZ
Para Para: SınırsıZ

Renk nedir? Renklerin anlamları nelerdir Empty
MesajKonu: Renk nedir? Renklerin anlamları nelerdir   Renk nedir? Renklerin anlamları nelerdir I_icon_minitimeSalı Şub. 09, 2010 1:49 pm

İnsanoğlu, kendini bildiği günden bugüne, renk hadisesine ne yazık ki
bir kullanım aracı veya obje olarak bakmış, ne güzel kırmızı döpiyes
veya sarı kazak deyip geçmiştir. İlerici görüş, hissediş sahipleri
(empresyonistler) rengin farklılığını hissederek çalışmalar
yapmışlardır. Hepsinin yola çıkış tarzı önce ışık sistemidir. Renk ve
ışık, Spektrumun radyan bir enerjisi veya en düşük elektromanyetik alanı
olarak kabul edilir. Beyaz ışık bütün dalga uzaklıklarının
karışmasından meydana gelen Spektrumun görünüşü ile orantılıdır.

Renk göz ile yakalanan bir ışık tesiridir. Işığın eşya üzerine
çarpmasıyla, yansıyan ışınlardan gözümüzde meydana gelen duyumların her
birine “renk” denir. Renk anlamı; ışık, göz ve beyinle idrak edilir. Bu
sebeple renk anlamı üç sistemde ele alınmalıdır.



Psikolojik sistemde renk: Beynimizde uyanan bir durumdur. Mavi duyum
gibi.
b- Fizyolojik sistemde renk: Çeşitli ışık cinslerinin göz retinası
üzerinde, sinirler vasıtasıyla meydana getirilen, fizyolojik olaydır.
Işığın görünüş hadisesi fizyolojiktir. Renk ise bizdedir. Renk bir
duygudur. Yaşayan varlıkların sinir sistemlerinde mevcuttur.

c- Fiziksel sistemde renk: (Işıkla spektrum ile) Ölçülerle ve rakamlarla
geniş olarak belirtilen bir olaydır. Işığın hangi dalga uzunluğunu
hangi oranda bulundurduğu esastır. Fizik bakımından renk türü titreşimde
ışık dalgalarından ibarettir. Bu ışık - renk dalgaları değişik
uzunluktadırlar. Kırmızının en kısa, morun en uzun olduğu gibi.

Rengin Tarihçesi:
İnsanı insan kılan her değer dümdüz bir cam levha gibidir. Öyle ki her
birinin içinden insanı insan kılan o ışık geçer. Rengarenk levhalar
parlak güneşin altında parıldar ve binbir çeşitte renk verirler. Yine de
insanı insan kılan ışık tektir.

Renklerin psikolojik ve fizyolojik etkileri dalında renkler ve kişilik
gelişimi dallarında araştırmalar yapan Living Colour (canlı renkler)
organizasyonunu kuran (1984) Howard Sun, çalışmalarını Theophilus
Helidor Gimbel’le yoğunlaştırdı. 1983 yılında renk terapisti unvanını
aldı. İnsanların ruhsal ve insani psikolojileri konusunda tam bir
deneyim kazandı. İnsanların kişisel, fiziksel ve ruhsal dünyaları
konusunda uzun ve yorucu araştırmalar yaptı. Grup terapileri ile
sistemin doğruluğunu insanlara aktardı. Renk analiz uzmanlığını eşi
Dorothy Sun ile fevkalade geliştiren Howard Sun 1984 yılında eşi ile
birlikte İngiltere’nin ilk resmi terapi merkezini açtı. Bu çalışma
İngiltere’de büyük ilgi gördü. İnsanlar renkler ile kişilik ve iç
dünyalarının keşfine başladılar.

Renk Bilimi Nasıl Doğdu?
İngiliz fizikçi Isaac Newton (1642 - 1727) 1670′de güneş ışığını elmas
bir prizmadan geçirerek, renkleri ayırmayı başarmıştır. Bir odayı
kararttıktan sonra güneş ışığının ince bir delikten odaya girmesini
sağlamış, bu ışığın önüne bir prizma koyarak parçalanış halini, tıpkı
gökkuşağında olduğu gibi yedi rengi yukarıdan aşağıya doğru bir perdeye
aksettirmeyi sağlamıştır. Güneş ışığını meydana getiren yedi rengin
(renk tayfının) görkemi, gizemi bugün üzerinde birçok incelemeler
yapılan son derece olumlu sonuçlar alınan çalışmaları ve araştırmaları
beraberinde getirmiş, Renk Bilimi’ni bir bilim dalı olarak ortaya
koymuştur.

Newton’dan sonra, Chevreul, Helmhotz, Young gibi fizikçiler ve de
kimyagerler bu proje üzerine yoğunlaşarak çalışmalarını
hızlandırmışlardır. Newton beyaz perde üzerindeki renklerin bir sıra
teşkil etmesine Spektrum Solaers (Güneş Tayfı) adını verdi. Spektrumun
zaman zaman değişen, güneşin hararet derecesine göre renklenen renk
tayfında aşağıdaki renkleri görürüz ve bütün renkler beyaz ışıktan
doğar:
Kırmızı, Turuncu, Sarı, Yeşil, Mavi, Lacivert, Çivit Mavi, Menekşe Moru
Sarı, kırmızı ve mavi renklere; Esas Renkler veya Meydana Getirilemeyen
Renkler adı verilir.
Yeşil, turuncu ve mor renkler ise esas renklerin ikişerli karışımından
meydana gelirler.

Örneğin:
Sarı + kırmızı = turuncu
Sarı + mavi = yeşil
Mavi + kırmızı = mor

Böylelikle ortaya konan bu renk şeridine Spektre - Solaire denir. Göz
alışımı ile idrak edilen, bütün yaşamı ve varlık dünyasına renk veren
renk, renkler ve bu oluşumdan duyarlılığa; renk tesiri (sansation)
denir.

Rengi görmeden duyarlılıkla da hissetmek mümkündür. Bir örnek olarak
bahsedeceğim uygulamayı deneyebilirsiniz. Kendinize bir kırmızı ve bir
de mavi kart hazırlayın. Gözlerinizi kapatarak hangi kartın hangi renk
olduğunu bilmeden dizlerinizin üzerine yerleştirin. Yine gözleriniz
kapalı ellerinizi kartların üzerine yaklaştırın konsantre olarak bir
süre o şekilde durun. Belirli bir süre sonra kırmızı karttan sıcak bir
esinti mavi karttan ise daha serin bir esinti hissedeceksiniz. Kırmızı
sıcak renk grubunda, mavi ise soğuk renk grubundadır ve bu enerjilerine
aynen yansır.

Yine benzer bir deneyle herhangi bir rengin komplamanterini yani
tamamlayıcısını bulmak bilimsel açıdan mümkündür. Daire şeklindeki bir
kartonun yarısını yeşile boyayın. Diğer yarısı ise beyaz kalsın. Bu
daireyi hızla kendi etrafında döndürürsek bir süre sonra beyaz kısmını
pembe olarak görmeye başlayacaksınız. Çünkü yeşilin komplamanteri
pembedir. Hatta beyaz kısmı pembe olarak boyayıp aynı deneyi yapsak bir
süre sonra kartonun beyaz renk alacağını görecektik. Tüm bunlardan
varılan sonuç şudur ki renk bir enerjidir ve renk bilimi pozitif bir
bilimdir.

Gözün Rengi Algılaması:

Göz ve Görme:
İnsanda en gelişmiş organ gözdür. Gözün bir bölümü olan retina bazı
bilim çevrelerince beynin bir uzantısı olarak değerlendirilir. Aynı
zamanda göz, optik bir organdır. Bir dizi karmaşık işlemden geçirilen
görsel uyarım beyinde belirtilerek görme sağlanmış olur. Görme olayının
aşamalarını aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:
a- Işık ve nesneler
b- Görme olayı ve göz
c- Gözün fizyolojik yapısı
d- Beyinde tamamlanan görsel uyarım

a- Işık ve Nesneler: Görme olayının en önemli elemanı ışıktır. Görmek
için az veya çok, ışığa ihtiyaç duyarız. Bazen ay ışığı bile yeterli
olurken renkli görüntüyü elde edebilmemiz için daha fazla ışık gücüne
ihtiyaç duyarız. Görme olayını sağlayan göz, ışık uyarımlarını belirli
işlemlerden geçirerek algılamayı sağlar. Göz için ışığı değerlendiren
temel sistem deyimini de kullanabiliriz.

b- Görme olayı ve göz: Görsel algılama ışık uyarımının karmaşık işlemler
ile değerlendirilmesidir. Gözde ışığa duyarlı alıcı bir tabakanın
varlığı esastır. Göz bebeği ise küçülüp büyüyerek ışık alımını ayarlar.
Işık uyumlarını toplayan sinir lifleri tüm uyarımları düzenleyerek,
görme siniri denilen ileticiyle beyne gönderir. Beyinde ise bütün
veriler normal bir işleyişle değerlendirilir. Sonucunda oluşan ise
görsel algılamadır.

c- Gözün fizyolojik yapısı: İnsan için en gelişmiş organlardan biri göz
demiştik. Küreye benzeyen yapısını da dikkate aldığımızda kafatasının
içerisinde çok özel bir yerleşim mimarisi meydana gelmiştir. Göz kasları
ile de sıkı bağlantı içindedir. Göz kapakları ise birçok fonksiyonunun
yanı sıra koruyucu özelliktedir.

Son derece karmaşık şekilde çalışan göz, iç içe üç tabakadan meydana
gelir. Göz akı (cornea), Renkli tabaka (koroit) ve Ağsı tabaka
(retina)...

En dışta bulunan göz akı, sert ve tümüyle saydam olup gözün ön
kısmındadır. Bu tabakadan dolayı göz küresinin önünde kabarıklık meydana
gelir. Gözün dışa bağlantısı bu bölümde meydana gelir. Işığın bir
mercek gibi kırıldığı kısım burasıdır. Renkli tabakada ise kan damarları
bulunur. İris bu bölümde bulunmaktadır. İrisin görevi göz bebeğinin
büyüyüp küçülmesini sağlamaktır. Yani yeterliliğe göre ışık miktarını
ayarlamaktır. Ağsı tabakada ise göz merceğinden çıkan iplikçikler,
retinayı bir ağ gibi sarar. Bu yüzden ağsı tabaka gözün iç bölümünde
kiracıdır. Şeklinden ötürü konik ve çubuk hücreler denilen ışığa duyarlı
alıcı sinirler ile donatılmıştır. Konik hücreler, renklere karşı
duyarlı iken renkleri algılayıp görmeye yönelik görev yaparlar. Belirgin
bir ışık sistemi bu sinirlerin görev yapması için önem taşır. Işık
olmadığı zaman bu sinirlerin görev yapma olanağı yoktur.

Kırmızı, yeşil ve maviyi ortaya koyan üç tip konik hücre vardır. Işığın
yetersiz olduğu durumlarda ise çubuk hücreler devreye girer. Bu hücreler
gece görme olanağımızı sağlar. Ne var ki bu çubuk hücreler ile gece ay
ışığında görmemiz mümkünken renkleri göremeyiz. Işık arttığında konik
hücreler devreye girer ve renkleri algılamaya başlarız. Bazı hayvanlarda
konik hücrelerin olmaması ve renkleri algılayamamaları buna örnektir.

d- Beyinde tamamlanan görsel uyarım: Beyine giden görüntü
değerlendirilir. Hafızadaki görüntüler ile karşılaştırılır. Yorumlanır.
Ayrıca beyine kadar gelen ters görüntü düzeltilerek algılanır. Sonuçta
görme sağlanmış olur.

RENK

Işık kaynağından gelen ışını bir prizmadan geçirerek yapılan deneyde
ışığın renklere ayrıldığı Newton tarafından yıllar önce bulundu.
Newton’un renk deneyinde ışık prizmadan geçince altı renge
ayrılıyordu.(Renk Deneyi)
Işık kaynağından yayılan ışığın nanometre ve kelvin cinsinden değeridir.
Işık her cisimden değişik nanometrik değerlerde yansır. Bu yansımanın
nanometre cinsinden değerine bir isim verdiğimizde ana renkler ve ara
renkleri oluşur. Beyaz ve siyah renk değildir.

Beyaz üç ana rengin belirli oranlarda karışımından ( % 59 Yeşil, % 33
Mavi, % 19 Kırmızı ) ortaya çıkan nanometrik değere verilen isimdir.
Siyah ise renk olmayış durumudur.
Işık Rengi; Fizikte renk olayı ilk defa Newton tarafından incelenmiştir.
Daha sonra İngiliz William Herschel prizma dan geçen ışığın çıkardığı
renklerin sıcaklıklarını ölçtü.



Spektrumun bir ucundaki mor ışık en düşük, öbür ucundaki kırmızı ışık
ise en büyük sıcaklıktaydı. Daha sonra yapılan deneylerle mor ışığın
daha düşük değerindeki mor ötesi ışığın daha sıcaklıkta olduğu da
keşfedildi.

Bir beyaz ışık prizmadan geçirilince, prizmadan çıkan ışık farklı
boylarında bir renk yelpazesi oluşturur. Gözün görebildiği bu renkler
kırmızı, portakal, sarı, yeşil, mavi ve mordur. Gerçekte hassas bir göz
veya cihazlar bundan fazlasını da görebilir.

Dalga yüksekliği rengin yoğunluğunu belirler. bir rengin yoğunluğu ise
parlaklıktır.

Elektron bir yörüngeden diğerine geçince, özel bir miktarda ya bir
enerji doğurur yada bir enerji çıkarır. Her atomun bu işi yaparken
aldığı veya çıkardığı enerji miktarı farklı olur. Bir fotonun enerjisi
ışığın dalga uzunluğuna ve bu da bir renge bağlı olduğundan her atom
sadece belli renkleri soğurur veya çıkarır. Belli bir rengi çıkaran bir
atom, yine aynı rengi soğurur.

Her atomun soğurduğu ve çıkardığı renkler farklıdır.

Spekttroskopi bilimi ile renklerin incelenmesinden atomların cinsleri
belirlenebilir. Dalga uzunluklarına bağlı olan ışık renklerinden kırmızı
en uzun dalga boyuna mavi ve mor en kısa dalga boyuna karşılık gelir.
Bu sıralama aynı zamanda enerji sıralamasını gösterir.

Mavi ışık en enerjik, kırmızı ışık en az enerjik olan ışıktır. Bütün
renklerin belirli oranda karışımı beyaz rengi verir. Her ne kadar
doğadaki her cisim bize renkli olarak görülse de o cismin yüzeyi bazı
dalga boylarını emme ve bazılarını yayma özelliğine sahiptir. Gözümüze
kırmızı görünen cisim, görünen spektrumdaki kırmızın dışındaki bütün
dalga boylarını soğurmaktadır. Kırmızı bandın dalgası soğurulmadığı için
cisim bize kırmızı olarak görülür. Herhangi bir cismi yansıtmayan cisim
ise siyah olarak görülür.

Bu fiziksel etkilere göre beyaz ve siyah renk değildir. Işığın
bulunmadığı yerde renklerin bir anlamı olamaz. İnsan gözünün, görünen
ışık bölgesindeki, yedi farklı rengi görmesine karşılık, bazı hayvanlar
mesela bir baykuş kırmızı ışığın ötesindeki kızıl ötesi ışığı, bir ara
mor ötesi ışığı da görebilir. Kedi ve köpekler ise siyah ve beyazın
dışında başka bir renk göremezler.

Işık atom ve moleküllere çarpınca mavi ışık kırmızıdan daha çabuk
dağılır. Güneşin beyaz ışığı dünya atmosferine girince mavi ışık, ışın
demetine ayrılır ve atmosfer mavi olarak görülür. Yeni doğan bir bebeğin
gözlerinin mavi görünmesinin nedeni de budur. ilk birkaç ay içinde
bebeğin vücudunun henüz göz rengini verecek pigmentleri oluşturmasından
önce, yani gözün irisi renksiz iken irisi oluşturan malzeme mavi ışığı
yansıtır.

Işık rengi, ( Beyaz ışık ) yani ışığı oluşturan bütün renklerin renk
sıcaklığı üç ana grupta bulunmaktadır.

Sıcak beyaz 3300ºK ve altı
Doğal beyaz 3300-5000ºK
Gün ışığı beyazı 5000ºK ve üstü
Aynı ışık rengine rağmen, lambalar, ışıklarının tayfsal bileşimleri
nedeniyle çok farklı renksel geri verim özelliklerine sahiptirler.

Beyaz – Siyah; Cisim üzerine gelen ışığın bileşenleri arasında bir
farklılık yaratmadan hepsini birden aynı oranda geçirme, yutma veya
yansıtma özelliği gösteriyorsa ışığın karakteri değişmez. Bu cisimlerin
ışığa tepkileri nötr olarak kabul edilir.

Bu cisimler ışığın bileşenleri arasındaki dengeyi bozmadan aynı oranda
yansıtarak, şiddetini değiştirerek veya tamamını yutarak ışığın toplam
şiddetine etki ederler.

Tepkileri nötr olan cisimler eşit enerjili ışıkla aydınlatıldıklarında,
kendi yansıtma veya geçirme oranlarına bağlı olarak ışığın şiddeti
değişir ve aşağıdaki belirtildiği gibi görünürler veya ışığı geçirir,
yansıtırlar.

Çok parlak veya açık …( beyaz )
Orta parlaklıkta …. ( gri )
Çok karanlık ve koyu …( koyu gri )
Tam karanlık …………..( siyah )

Üzerine düşen ışığın tam dalga boylarını yansıtan cisim beyaz, tüm dalga
boylarını yutan ve yansıtmayan cisim siyahtır. Yani Beyaz ve siyah renk
değildir.


RENKLERİN ANLAMLARI:

Renklerin insan psikolojisi ve davranışları üzerinde önemli etkileri
olduğuna dikkat çeken uzmanlara göre, sevilen renkler aynı zamanda
kişiliği de ele veriyor.Psikiyatrist Nihat Kaya´ya göre, son 10 yıldır
geliştirilmeye çalışılan kromoterapinin (renklerle tedavi) geçmişi ilk
çağlara kadar uzanıyor. Bu yöntemin işlevini çeşitli içimlerde ve
sistemler içinde renkler kullanılarak kişilerin sinir sistemleri
dengelemek ve böylelikle bazı hastalıkların önüne geçmek oluşturuyor.

Kromoterapide uygulanan başlıca sistemler, “hastaların giysilerinin
rengini değiştirmek, pencerelerinde ayrı renklerde cam kullanmak,
lambaların rengini farklılaştırmak, suyla belli renk birleşimi
oluşturmak” şeklinde sıralanıyor. Kromoterapide renk dengelerinin yanı
sıra meditasyon, iyi beslenme, uygun bir çevre düzeni gibi ayrıntılar da
önem taşıyor. Kromoterapide renkler ve anlamları ise şöyle:

• Mavi: Genellikle yıldızları, geceyi, insan sıcaklığını, kalıcı ve
derin duyguları, düşünceyi ve dinlenmeyi simgeler. Maviyi sevenler
genellikle romantik ve duygusal bir kişiliğe sahiptirler. Yalnız maviyi
kesinlikle benimsemeyenlere de dikkat! Bu kişiler de romantiktir, ama
duygularını farklı biçimde göstermektedir. Giyside mavi, sosyal bir
kişiliğin göstergesidir. Çevreye uyumu hatırlatır. Mavi giyenlerin
´ciddi ve iyi bir insan´ olduğu imajı yaygındır. Yatak odası, banyo ve
çalışma odası için ideal renktir. Sinir sistemi bozukluğuna da bire
birdir. Bu nedenle sıkıntılı olduğumuz zaman denizi ya da gölü
seyrederek yatışmamız, sakinleşmemiz söz konusu olabilir.

• Kırmızı: Hareketi ve hızı simgeler. Kırmızı sevenler, duyguları yoğun
yaşayan kişilerdir. Ne var ki, aşırı kırmızı sevgisi, kişide aynı
zamanda despotik bir yan ve sinirli bir kişilik göstergesi de
olabilmektedir. Başkalarının dikkatini çekmek isteyenler kırmızı renkli
elbiseler giyerler. Yemek masasının kırmızı bir çiçekle ya da kırmızı
peçetelerle süslemekte atmosferi daha sıcak bir hale getirebilir. Ayrıca
erotizmin de vazgeçilmez renkleri arasındadır.

• Sarı: Güneyin rengi; aynı zamanda umudun, ilginin, iyimserliğin ve
evrensel aşkın rengidir. Sarıyı sevenler genellikle herkesle konuşan,
geniş bir kültür hazinesine sahip sosyal tiplerdir. Elbiselerinde bu
rengi tercih edenler, iyimser ve neşeli kişilerdir.

• Kahve: Bu rengi sevenlerin tipik özelliği, heşeyin mükemmel olmasını
istemeleridir. İçinde bulunulan ortamı sıcak gösteren bu renk oturma
odası ve salon dekorasyonunda sıkça kullanılır.

• Yeşil: Dikkatin ve konsantrasyonun rengidir. Bu, yemyeşil bir ormana
dalan kişideki ilk refleksi olması ile izah ediliyor. Bu rengi sevenler,
sağlam bir iradeye ve başkalarını kontrol etme yeteneğine sahiptirler.
Aşırı yeşil, kişinin süper denetimini, hafif yeşil ise boşvermişliği
simgeler.

• Siyah: Varolma ve gençlik başkaldırısının tipik rengidir. Korku ve
umutsuzluğun yanı sıra ölümü de çağrıştıran siyah seromoni ve tören
giysisi rengi olduğu gibi cazibenin de rengi haline dönüşebiliyor.
Ölçülü kullanılıdğı takdirde, dekorasyonda belli bir zerafetin
işaretidir.

• Beyaz: Bütün toplumların kutsal rengidir. bazılarında ´ölümü´
simgeleyen beyaz, aynı zamanda ´öteki hayatın´ başlangıcı sayılıyor. Bu
rengi sevenler, çatışmadan uzak, farklı ve özgür bir dünyanın arayışı
içinde olan insanlardır. Beyaz, aynı zamanda saflığın ve aydınlığın
simgesidir.

• Pembe: Kadınlara huzur veren bir renktir. Kimileri açık, kimileri daha
sivri tonların düşkünüdürler. Oysa erkeklerin çoğu pembeyi ´iğrenç,
sıradan´ bir renk olarak değerlendirir. Pembe, erkekleri kaçırır ve
isteğini söndürür.

• Mor: ´Erotizmin sonu´ anlamını taşıyan renktir. Mesleki açıdan da
ikili ilişkiler açısından da seçilecek en yaşlı renktir. Sanatçı ruhlu
insanların, meraklarını fantezileriyle yaşayanların tutkun oldukları bu
renk, işin ehili aşıkların kopamadıkları renkler arasında yer alır.

• Gri: Ağırbaşlılığın, sadakatin ve sessizliğin simgesidir. Bu rengi
tercih eden insanlar, genellikle işlerine gereğinden fazla önem veren,
ciddi ama asla hırslı olmayanlardır. İkili ilişkilerde de gözleri
yukarda değildir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://graphicmax.yetkin-forum.com
 
Renk nedir? Renklerin anlamları nelerdir
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Seramiğin teknikleri nelerdir?
» DENİZ RENK DEGİŞTİRME
» Serigrafi Nedir?
» Filigran Nedir?
» Mizanpaj Nedir

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
EglenceMax Paylaşım Forumu :: ۩۞۩๑..•*•..>Grafik,Tasarım Bölümü :: Grafik Sözlüğü-
Buraya geçin: